18 Mayıs 2015 Pazartesi

LALE-TULİPA

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN GÜZEL:LALE

   Pers mitolojisine göre yaprağın üstündeki bir çiğ tanesinin üzerine yıldırım düşer. Yaprak ve çiğ tanesi alev alır. Ardından donarlar ve lale oluşur. Denir ki lalenin ortasındaki koyuluk bu yanmanın sonucudur.




Baharın harika renkleri

 
     Aslında dağların çiçeğidir o. Kayalıklarda, kurak yamaçlarda bütün güzelliğiyle salınır. İlk olarak Orta Asya'daki Pamir dağlarında görüldüğü kabul edilir. Orta Asya'dan göçler sırasında Anadolu'ya gelir yerleşir. İstanbul'un fethiyle birlikte de önem kazanır. Fatih'in emriyle bahçeler lalelerle donatılır.

    


Lalenin renkleri birbirinden güzel

           


           Zambakgiller familyasından olan lale soğanlı bir çiçek. Anavatanı Pamir, Hindikuş ve Tanrı dağları. Etli  iki yaprağının arasındaki sapın üzerinde sergiler nazlı ve zarif çiçeğini. Kırmızı ve sarının ara tonlarında değişik renklere sahip. Soğanları genellikle eylül ve kasım aylarında toprakla buluşturulur. Kumlu ve gübreli toprakları sever. Baharla birlikte de bütün ihtişamıyla başlar açmaya. Çoğaltılması da en sağlıklı biçimde yavru soğanlarla olur. Lale bir iç mekan bitkisi değil. Açık havada olmalı ve kış soğuğunu yaşamalı ki, baharda bol bol güzel çiçeklerinin sergileyebilsin.
Ebru dersi alırken lale motifi çalışmıştım
     




     Lale 16. Yüzyılda Kanuni Sultan süleyman tarafından Hollanda kralına gönderilmiş. Tabi gidiş o gidiş :)) Hollandalılar bugün en büyük lale üreticisi ülke konumunda. Son yıllarda İstanbul'da da laleye çok önem veriliyor. İstanbul'un sembolü olmuş halde. Baharla birlikte Çiçek pazarları, bahçeler, parklar lalenin birbirinden güzel renklerine bürünüyor, görenleri hayran bırakıyor.

       

Hiç yorum yok: