Dört gözle açmasını beklediğim bir çiçekti ve nihayet açtı. Muhteşem bir görüntü. İncecik bir sapın ucunda kocaman bir çiçek. Sanki kumaş gibi kadifemsi bir görüntüsü var. Yaprakları kalp şeklinde ve çok hoş. Ama çiçeğinin bambaşka bir güzelliği var. Koyu kırmızı tonda ve krem damarları var. Ortası da sarı renkte. İlk bir kaç çiçeğini daha tomurcukken düşürmüştü. Benim de umudum kalmadı tabi. Herhalde yapraklarıyla idare edeceğim diye düşündüm. Sonra bir baktım bir dal üzerinde dört tane tomurcuk yan yana sıralanmış. Hem de boy boy :) . Akşamları ve sabah kalkar kalmaz ilk pipo sarmaşığına bakmaya başladım. Günden güne tomurcuklar büyüdü. En büyüğü gerçekten çok heybetli bir hal almıştı. Sonra bir sabah baktım ki kocaman güzel bir çiçek bana günaydın diyor :). Sıra diğerlerinde.
Pipo sarmaşığı ya da diğer adıyla pelikan sarmaşığı ülkemizde endemik olarak da yetişen bir bitki. Araştırmalarım sırasında Loğusa otu, develi otu, karaasma, kabakulak otu, isimleriyle bilindiğini gördüm. Benim yetiştirdiğim Aristolochia gigantea. Üst sınıf loğusaotu olmak üzere çok farklı çeşitleri bulunuyor. Şifalı bir bitki olduğu ama zehirli olduğu için çok tehlikeli olduğunun da altı özellikle çiziliyor. Dolayısıyla bu alana girmek istemiyorum.
Pipo sarmaşığının anavatanı Brezilya. Çok yıllık bir sarmaşık. Bahçede ve saksıda rahatlıkla yetiştirilebiliyor. Ben ilk yıl olduğu için saksıya diktim. Tohum verirse fide yetiştirerek bahçede farklı yerlere dikmeyi düşünüyorum. Kök kısmı -5 ile - 10 dereceye kadar dayanabiliyor. Güney cephesi dikim için uygun. Kök kısmının gölgede kalması , gövde kısmının da güneş görmesi gerekiyor. Güneş gören dallar ilkbahardan başlayarak sonbahar ortasına kadar bol bol çiçek veriyor. Çiçek üzerine konan böcekleri kısa bir süre hapsederek polenlerinin çevreye yayılmasını sağlıyor.
Üretimi en zor sarmaşıklardan biriymiş. Çelikle üretimi 6-7 ayı buluyormuş. Dolayısıyla tohumla çoğaltmak daha kolay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder